1 Mayıs 2009 Cuma

Houston Rockets: 4 - Portland Trail Blazers: 2

Batı konferansını en çekişmeli serisi oldu. Doğuya nazaran çekişme açısından sönük geçen Batı'da 6. maçın oynandığı tek seri oldu. Genç bir kadrodan oluşan Portland artık süper star diyebileceğimiz Brandon Roy'un önderliğinde gayet güzel maçlar çıkardı ve onlar için bu playoff serisi için çok büyük tecrübe olması açısından önemli oldu. Houston ise Süper starı T-mac'siz bir şekilde 1997'den beri ilk kez playoff'ta bir tur geçmeyi başardılar. T-mac hayatında ilk defa bir playoff serisinden galip ayrılma şansını yine kaçırmış oldu. Bu sefer takımı turu geçmiş olsa bile kendi sakatlıkla boğuşuyor. Onun yokluğuna iyice alışan takım ise özellikle savunma performasını yükseltip bu başarıyı yakalamayı başardı.

Houston sezon ortasında sakatlanan T-mac gibi bir oyuncunun yokluğunda bence gösterdikleri performansla bu sene ligin en başarılı takımı konumundalar. Ron Artest gibi problem çoçuğun bile sadece basketbolun oynamaya çalışması, başka hiç bir şeyle uğraşmadığını ve takımı bu denli katkısı olduğunu görmek bizler için şaşırtıcı oluyor açıkçası. Zaten çok iyi bir savunmacı olarak bilinen ve bu yönü geçtiğimiz sezonlarda Nba tarafından ödüllendiren oyuncu artık hücumda da takımına büyük katkılar yapıyor. Shaun Battier gibi savunma yönü üst düzeyde olan bir oyuncu ile birlikte rakipteki kısa adamların korkulu rüyası takımda Ron Artest bu gelişimin yanısıra takım diğer oyuncularda bu sene performanslarını çok yukarıları çıkarmayı başardı. Yao Ming ile pota altında çok iyi bir ikili olan Arjantinli Luis Scola Nba'deki 2. sezonunda takıma iyice ısındı. Arjantinliler ve İspanyollarla mahsus sert ama rakibi sinirlendirmeye dayanan, içerisinde bazı çirkinlikleri barındıran oyun anlayışını Nba'de devam ettirmeyi başaran ve bu farklı özellikleriyle takımın başarısında pay sahibi olan oyuncuların başında gelmeyi başardı. Aaron Brooks ve Von Wafer içinde müthiş bir ivme kazandıkları bir yıl oldu. Performanslarını bir iki kat artıran bu iki oyuncu Houston için belkide bu senenin en büyük kazancı oldu. Tekrar tekrar söylüyorum Houston'da bu sene bu ahenkli takımın içine sağlıklı bir T-Mac katılsaydı ne olurdu düşünmek bile istemiyorum.

Portland'da aslında bu kadro ile önemli bir başarıya imza attılar. Nba'e geldiğinde bu kadar başarılı olacağı hiç tahmin edilemeyen Draft'ta kendine anca 7. sıradan yer olabilen bir oyuncu olan Brandon Roy basketbol'unu müthiş bir şekilde geliştirerek şu an için Nba Süper Star oyuncularının, yani en iyi 10-15 oyuncusu arasına girmeyi şimdiden başardı. Nba'de üç sezonunu geçiren oyuncu Portland takımını liderli olarak bu seride müthiş bir sınav verdi. İlk maçtaki travmayı çabuk atlatan oyuncu iki maçtan itibaren iki müthiş savunmacı Ron Artest ve Shaun Battier'in oyunlarına hücum da çok iyi cevaplar verdi. Brandon Roy'un 42 sayı attığı ikinci maçta rakibini mağlup eden Portland serinin en kritik maçları olan üçüncü ve dördüncü maçlarında tecrübe eksikliğine kurban oldular. Baş başa giden ve son ana kadar kopma yaşanmayan maçların en az birini kazanabilselerdi seri şu anda bambaşka bir boyut kazanmış olacaktı. Genç bir takım olan Portland'ın ben seneye daha ümitli bir şekilde performanslarını artıracaklarını düşünmekteyim. Çok canlar yakacak bir takım olacaklardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder